Çocuk istismarı ve ihmali dünyada milyonlarca çocuğu ve ailelerini etkileyen önemli bir toplumsal sorundur. Çocukların üzerinde bilişsel, duygusal, fiziksel ve sosyal etkileri olan istismar ve ihmal çocukların hayatlarında onarılmaz sonuçlara yol açmaktadır.
Tüm dünyada önemli bir sorun olan çocuk istismarı çocuğu yalnız içinde bulunduğu dönemde değil, ileriki yaşlarda da olumsuz olarak etkiler.
Yakın Doğu Okul Öncesi ve Yakın Doğu İlkokulu da çocuklarımızı bilinçlendirmek ve bu konuda bir farkındalık yaratmak amacıyla ,iki yaştan onbir yaşa kadar toplam 1200 öğrenci ile dört haftalık bir eğitim gerçekleştirmiştir.
KKTC’de bir ilk olan bu cinsel farkındalık eğitimi Yakın Doğu Okullarında Yoga-Mandala ve Farkındalık Atölyesinin farkındalık çalışmaları kapsamında Yakın Doğu bünyesinde görev yapan Pınar Savun tarafından verilmiştir.
Okul idaresi konuyla ilgili yaptığı açıklamada, çocuk istismarının maalesef gündemden düşmeyen bir konu olduğunu gün geçmeksizin ardı ardına bu haberlerle sarsıldığımızı vurgulayarak: Öfkeliyiz, mutsuzsuz, sinirliyiz... Savunmasız bir çocuğa yapılanların kabul edilir olmayışı bizleri Yakın Doğu olarak böylesi bir eğitimin verilmesine itmiştir. Amacımız bu eğitimle birlikte çocuklara kendilerini korumayı öğretmektir. Eğitimde, öncelikle çocuklara vücudun bölümlerini öğretip bunlarla iligili konuşmalar gerçekleştirdik. Vücumuzun bazı bölümlerinin özel bölge olduğunu, bu özel bölgelerin onlara ait olduğunu ve bu özel bölgelere anne ve babaları yanlarındayken doktor dışında kimsenin dokunmaması gerektiğini belirttik. Çocuklara ailelerinin izni olmadan kimseden oyuncak, şeker almaması gerektiğini öğrettik. Çocuklarımıza “ tehlike” ve” güven” kavramlarının ne olduğu hakkında biligiler vererek onlara güvenli alanlarının neler olduğunu ve güvenmeleri gereken kişilerin kimler olabileceğini anlattık.
Bir kağıda çöp adam çizerek vücudumuzdaki dört özel bölgeyi işaretledik. Bu bölgelerin, dudaklar, gögüsler, çamaşırımızın içi ve popo olduğunu açıkladık. Bu bölgelere hiçkimsenin dokunmayacağını ifade ettik. Amcaların, dedelerin, teyzelerin veya başka büyüklerin sevgilerini sarılarak göstermesinde bir sakınca olmadığını ancak tehlikeli bölgelere dokunan birisi olursa tehlike alarmının çalmaya başladığını ve tepki verilmesi gerektiğini vurguladık.
Çocuklarımıza tepki olarak o anda hemen çığlık atarak güvendiği bir yetişkinin yanına gidip olan her şeyi anlatması gerektiğini ve o ortamdan uzaklaşması gerektiğini anlattık. Örneğin, sokaktaysa eve kaçabileceğini, okul tuvaletindeyse öğretmenin ya da müdürün yanına koşabilceklerini ifade ettik.
En önemlisi de olan biteni anne babalarına ve öğretmenlerine mutlaka anlatmaları gerektiğini belirttik.
Bu eğitimlerimize velilerimizin de büyük desteğini alarak eğitim sistemimizin içerisinde belli aralıklarla yer vermeye karar verdik.